Zamanın bizden çaldıkları
Hayatın bizden çaldıkları bize verdiklerinden fazla. Alırken cömert verirken cimri… Bu yüzdendir insanoğlunun memnuniyetsizliği. İnsan zamanın kendisinden çaldığı şeyler için şikayet eder hep.
Peki zaman bizden neleri almıştır. Neleri götürmüştür?
Hayata hınca hınç öfkeliyiz. Çünkü; yaşam şevkini aldı bizden, saflığımızı, iyi niyetimizi ve olumlu bakan gözlerimizdeki o parıltıyı aldı… Peki yerine ne verdi?- Memnuniyetsizlik , samimiyetsizlik… Ve buna büyümek denildi.
İnsanoğlu hayatta hep memnuniyetsiz kaldı. Çünkü hayat bizden çocukluğumuzu aldı.O tertemiz masum zamanlar… Bir daha dönebilseydik… Büyür müydük ki, asla.
Hep oyunda kalsaydı aklım tek derdim daha fazla oyun olsaydı… Tek kızgınlığı annemin, kardeşimle olan kavgalarım olsaydı. Bir daha büyür müydüm, asla… Hayat bizden çok şey çaldı… Ne bir endişem ne bir derdim vardı, tek derdim daha fazla oynamaktı. Tek suçum ise yaramazlık yapmaktı. Meğer ne büyük lütufmuş o deliliklerim, yaramazliklarim coşkulu hallerim… Büyüdük, artık yakıştıramıyorlar coşkuyu insana… Zaten için hep bir yarım… Keşke herkes çocuk kalsa.
Bu acımasız hayatın tek baş edilebilir yanı çocuk olmak ya da çocuklarla olmak galiba…İşte hayatın bizden çaldığı en ağır şey bu: çocukluk… Ne verirse versin büyüdükten sonra, hiçbir şey çocukluğundaki mutluluğu veremeyecek bir daha.Belki de yaşa başa bakmadan arada sırada çocukluğumuza dönmeliyiz. Bazen saklambaç oynamalı, bazen sokak ortasında dans etmeli, bazen bir çocuk gibi saçmalamalıyız. Koşmalıyız, yarış yapmalıyız.